Türklerin Müslüman oluşu, 1420 yıl önce miladi 589 yılında peygamberimiz Hz. Muhammet (sav) üç sahabesini, Orta Asya’nın Başkurt ve Tatar bölgesine, İslam’ı anlatmaları için yollar. Daha sonra, iki sahabe geri dönerler, yalnız Zübeyr Bin Carş orada kalır ve İslam’ı tebliğ eder.İlk İslam’la tanısan Türkler, Başkurt bölgesindeki Tatar Türkleri olur, daha sonra Türkler dalga dalga İslam’ı kabul ederler….
Türk tarihinin değil, dünya Tarihinin de en önemli savaşlarından biri olan, Malazgirt Meydan muharebesinde [26 Ağustos 1071] Anadolu’daki Bizans savunması yerle bir olmuştur.Üzerinde yaşadığımız Anadolu kapıları tamamen Türklere açılmış, Türkler Orta Asya’dan boylar halinde Anadolu’ya yerleşmeye başlamışlar, çetin savaşlar yapmışlardır. Malazgirt savaşından hemen sonra, Alparslan’ın meşhur komutanlarından Eksükoğlu Artuk Bey, Kelkit vadisini Kızılırmak ve Yeşilırmak dolaylarının fethiyle görevlendirilmiştir.
Ekşükoğlu Artuk Bey, kendisinin fethetmesi için görev aldığı bu yerleri en kısa zamanda ele geçirmiştir. Daha sonra hiç vakit kaybetmeden Sakarya boylarına kadar dayanmıştır. İşte bu fetihten hemen sonra Türkler Niksar, Erbaa….ve bu bölgeye Oguz kabileleri yerleşmeye başlamışlardır.Bu yıllarda 1073 Eksükoğlu Altuk Bey Selçuklu İranında başlayan bir isyan nedeniyle,Selçuklu Sultanı Melihşah tarafından geri çağrılmıştır,Eksükoglu Altukbey gazileriyle birlikte ayrılınca, Kelkit vadisi Bizanslıların eline tekrar geçti.Bu durum fazla uzun sürmeden tekrar Selçuklu komutanlarından Tutak bey bunları vadiden tekrar çıkarmıştır.Bunların ardından da Danişment Gazi,Karatekin, Mengücek gazi, Emir saltuk, Çakabey,Kutalmış oğlu Süleyman Şah gibi komutanlar,hem bu yöreyi hem de Anadolu’nun büyük bir kısmını fethetmişlerdir.Ama Niksar ve çevresi en çetin savaşların yaşandığı yer olmuştur.
Fetihlerden sonra Niksar, Erbaa, Tokat, Sivas ve tüm Kelkit vadisi ile Yeşilırmak vadisi dolayları fethedildikten sonra, Melik Danişment Ahmet Gazi, bu topraklarda Danişmentliler devletini kurmuştur. Başkent olarak ta Niksar’ı seçmiştir.Niksar’ın başkent yapmasının en büyük gayesi, henüz daha fethi tamamlanamamış Karadeniz sahillerine [Ünye, Ordu, Giresun, Samsun…] dolaylarına akınlar düzenlemesi idi.
İşte bu tarihte ilk önce, Buz köyü, Kiracı, Alan ve Manas köy dolaylarına yerleşen Türkler, buraları yurt edinmişlerdir. Yaz aylarında Kelkit vadisinin sivri sineği ve sıcağına dayanamayan, genelde hayvancılık ve göçmen hayatı yaşayan Türkler, yazları şimdiki Günebakan’ın bulunduğu yerlere, yaylamaya çıkmışlardır. Eski ipek yolu üzerini teşkil eden kışlaklarında çeşitli yağmalara maruz kalmışlar bu yüzden bir kısmı kışları da Allah diyen de kalmayı tercih etmişlerdir. O tarihlerde bu yörede Akpınar, Micoş,Göverdaş, Kosdandil ve Ketenlik mevkilerinde Ermeni Hıristiyanlar mevcuttu.Beldemiz merkezi olan merkez camii civarındada iki hanenin mevcudiyetinden bahsedilir lakin gelen Türkler bunları buradan çıkarmışlar, diğerleri ile de herhangi bir sorun yaşamamışlardır.
İşte beldemiz insanlarının bu bölgedeki tarihi böyle başlamıştır..
Bu site Günebakana bir kültür hizmeti olması amaçıyla 01.07.2010 tarihiyle açılmış bulunmaktadır.
gunebakanim.tr.gg adresinde ki bilgiler daha derli toplu bir hale getirilmiş olup güncellenmiştir.